Kovid-19 Pandemisi süresince evlere kapandık. Ekmek yaptık, evde bunaldık. Evde spor yaptık, yine bunaldık. Oyun oynadık, film izledik, yemek yaptık, görüntülü konuşmaların, canlı yayınların hepsini denedik yine de bunaldık. Hem Dünya Kadınlar Günü’nü hem de Anneler Günü’nü evlerimizde geçirdik. Bu süreçte sağlık çalışanları ve doktorların varlıklarını ve hayatımıza kattıkları anlamı bir kez daha farkettik. Plus Dergisi olarak #teşekkürler dediğimiz Tıp dünyası çalışanları ve doktorların bakış açısını ve Kadın Doktor olmayı konuştuk.
Banu Taşçı Fresko / Nöroloji Uzmanı
1. Kovid-19 süreci sizce nasıl farkındalık yarattı toplum üzerinde?
Özgürlük ve sağlığın ne kadar önemli olduğunu, aynı zamanda ne kadar kolay elden gidebileceğini gösterdi. Kişisel hijyenin Önemini, sağlığı korumanın aslında kendi elimizde olduğunu da görmüş olduk. Bir yandan da sıradan veya önemsiz kabul ettiğimiz dostlarla kahve içmek, sevdiklerimizle bir arada kalabalık yemekler yemek, marketten rahatça alışveriş yapmak veya parklarda aylak aylak gezmek gibi minicik detayların da hayatımızda aslında kadar önemli olduğunu ve hayatımıza ne kadar çok değer kattığını da gördük. Son olarak da modern toplum düzeni içinde koştur koştur bir yerlere yetişmenin, pahalı alışverişler yapmanın, her dakikamızı doldurmanın anlamsızlığını idrak ettik; zorla da olsa durdurulmanın ve hayatın, sevdiklerimizin değerini anladık.
2. Kısa bir süre önce doktorlar ve sağlık çalışanlarına uygulanan şiddet haberleri gündemdeydi, bu süreç bitiminde sağlık çalışanlarına karşı olan tutum değişecek mi?
Ben değişeceğini düşünmüyorum çünkü balkonlardan alkışlayanların yine Covid-19 salgını öncesinde de sağlık personelini sevgi ve saygı duyan insanlar olduğunu düşünüyorum. Sosyo-kültürel düzeyi düşük ve nispeten cepleri dolu olan bir kesim ise salgın öncesinde olduğu gibi salgın sonrasında da doktorlara hemşirelere ve yardımcı sağlık personelinde yine aynı kabalıkta davranacağını ve şartlar elverdiğinde şiddet göstereceğini düşünüyorum; nitekim bu salgın sırasında hastanelerden gelen haberlerde bunu doğruluyor.
3. Tıp dünyasında “kadın olmak” avantaj mı ve dezavantaj mı?
O bence avantaj değil dezavantaj da değil; erkekler ve kadınların analitik düşünme yapıları, sezgisel yetenekleri ve görsel hafızalarının birbirinden farklı olduğunu ve dünyadaki tüm alanlarda olduğu gibi tıpta da birbirlerini tamamladığını; birisi olmazsa diğerinin eksik olacağına ve kalacağına inanıyorum.
4. Ne yazık ki eğitimi hala engellenen kız çocukları var. Öte yandan da kadın doktor, kadın hemşire beklentisi… Bu çelişkinin aşılması için neler yapılmalı?
Maalesef öyle. Eğitim tabii ki, ama bugün başlayacağımız eğitim ancak şimdinin çocuklarını biraz değiştirebilir. Bugün başlayacağımız eğitimin etkilerini en erken 20 sene sonra ancak görmeye başlayabiliriz.