Giydirdiği isimler arasında Hollywood’un ünlü simaları var. İngiltere’de yaşayan Türk Modacı Zeynep Kartal, İstanbul’daki tasarım ofisinden tüm dünyadaki şık ve zarif hanımların gardıroplarına giriyor.
Zeynep Kartal Plus Dergisi’ne Türkiye’de başlayıp İngiltere’de devam eden moda serüvenini ve pandemi sürecindeki moda dünyasını anlattı.
Kendinizden bahseder misiniz? Evet sizi tanıyoruz ama bu moda yolculuğu nasıl başladı?Zeynep Kartal’ı biraz daha tanıyalım…
Türkiye’den İngiltere’ye doğru uzanan hikayem, Sönmez Holding ardından Kırcılar Deri ve Tekstil’in sahibi Mustafa Kırcı ile beraber çalışmamla başladı. Tasarımdan, imalata ve ihracata varıncaya kadar farklı pozisyonlarda bulundum. Kısa süre sonra da yönetici pozisyonuna geçtim.İşin mutfağından geldiğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Bir şeyler üretme tutkusu küçük yaşlardan itibaren beni esir etti. Bu yaşlardan itibaren kumaşların renklerin büyüsüne bir kez kapılmıştım. Lise yıllarımda artık modadan kopamayacağımı anladım.
Aslında kariyerim konusunda çok planlı ilerledim. Liseden sonra eğitim hayatımı modaya göre şekillendirerek yolumu çizdim. Bugün pek çok defile, sosyal sorumluluk etkinliği ve pek çok koleksiyonu geride bırakarak serüvenime devam ediyorum.
İngiltere’de her şey nasıl başladı?
Eşim Hamit’in işi nedeniyle İngiltere’ye taşınmak durumunda kaldık. Taşındığımız dönemde ben de zamanımı değerlendirmek ve bu ülkedeki modayı daha da yakından tanımak için İngiltere’de üç yıl tekrar moda tasarımı okudum. Aslında geçmişe baktığımda bu işin mimarının eşim olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Belki de birbirimize olan inancımız markamı hayata geçirmeyi sağladı. Ardından ilk defilemi Vogue Fashion Nightout için yaptım. Basında çok ses getiren bir defile oldu. devamında ise BBC, benimle iletişime geçti ve güzel bir işbirliğine evet dedik.Bugün BBC’de yayınlanan bazı dizilerin kıyafetlerden oyuncularının özel davetlerinde giyecekleri kıyafetlere kadar pek süreçte onlara destek oluyorum. Manchester Fashion Festival’de “İngiltere’nin En İyi Moda Tasarımcısı” ödülü ve Manchester şehrinin “Moda Elçisi”unvanına layık görüldüm. Bu ödülleri ilk kez ve arka arkaya alan bir Türk tasarımcı olarak mutluluğum tarifsiz.
Hangi ünlü isimleri giydiriyorsunuz?
Lady Gaga, Kylie Minogue, Cheryl Cole, Michelle Keegan, Cheryl Cole, Tess Daly, Rebecca Adlington, Amanda Holden, Pixie LottMarina and The Diamonds, Rochelle Humes, Whitney Port ve Coleen Rooney aklıma gelen ilk isimler arasında…
Sosyal sorumluluk etkinliklerinizle ön planda olan bir isimsiniz. Unutamadığınız etkinlikleriniz neler?
Sosyal sorumluluk projelerinde yer almak benim için büyük bir mutluluk… İngiliz futbolcu David Beckham ile beraber situs ambiguus hastalığıyla mücadele eden 19 yaşındaki Kirsty Howard için gerçekleştirdiğim defileyi asla unutmuyorum. O defilenin ardından ülkem için neler yapmam gerektiğini yurt dışında yaşayan bir Türk olarak şekillendirdim. Gerçekten kariyerimin en anlamlı anlarından olduğunu söyleyebilirim. İngiltere Parlamento tarihinde ilk kez defile yapma imkanım oldu. Her defilem öncesinde ülkemizi tanıtmak adına bir sergi yapmaya özen gösterdim. 2018 yılında Londra Moda Haftası kapsamındaki düzenlediğim defile öncesindeki sergide, Birleşik Krallık’ın o dönemde III. Sultan Selim için armağan edilmek üzere tasarladığı, fakat ulaştıramadığı yaklaşık 220 yıllık altın saat hediyesini tarihte ilk defa gün yüzüne çıkarmanın mutluluğunu da yaşadım. Kariyerimde yaşadığım pek çok ilk’i gerçekleştirmenin gururunu yaşadım diyebilirim.
Pandemi moda dünyasındaki akışı sizce nasıl etkiledi?
Küresel ölçekte yaşadığımız Covid-19 pandemisi sadece moda dünyasını değil neredeyse pek çok sektörü etkiledi. Hayatlarımızı tekrar gözden geçirdiğimiz bir dönem içindeyiz. Sürecin başlamasıyla beraber defileler ertelendi. Bende kendi defilemi ertelemek durumunda kaldım. Defilelerin ertelenmesi sadece moda dünyasını etkilemedi kameranın arkasında saç stilistinden modeline büyük bir ekibin iş kaybı yaşadığını söyleyebilirim. Uzun bir süreden beri moda dünyasının odağında sürdürebilirlik olgusu yer edindi. Bu anlamda Zeynep Kartal markasının yanı sıra pek çok modaevi sürdürülebilir kumaşlarla tasarımlarına hayat vermeye devam ediyor. Ayrıca hayatımıza maskelerin girmesinin ardından kıyafet tasarımlarıyla kombinlenen farklı tarzlardaki modelleri de sıkça görebiliriz. Tabii ki yeni stil ikonu olan eldivenleri de unutmamak lazım…
Lüks markalar astronomik fiyat etiketleri ile koruyucu maske satışına başladı. Ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında?
Bir moda tasarımcısı olarak pandemi döneminde maske üretimine geçerek sağlık profesyonellerine destek olmak istedim. İngiltere’de bu dönemde maske sıkıntısı yaşandığı için oğullarımla beraber üretim yaparak bu şekilde bir çözüm ürettik. Hatta bu davranışımız BBC’de de haber oldu. Açıkçası maskelerin yüksek fiyatlara satışa çıkması o maskeyi alıp
almamak tamamıyla tercih meselesi… Burada benim için önemli olan markanın pandemi boyunca sağlık profesyonellerine veya halkı bir şekilde destek verip vermediği… Konuya biraz daha duygusal bakıyorum.
Uzun yıllardır İngiltere’de yaşayan, orada çalışan bir tasarımcı olarak, Türk kadını ile Avrupa kadınının stilini karşılaştırdığınızda ne gibi farklar görüyorsunuz?
Türk kadınları moda dünyasını yakından takip ediyor. Yeni trendlere çok kolay bir şekilde adapte olup uyum sağlıyorlar. İngilizlere göre Türk kadınlarının biraz daha ön plana çıkan tercihler yaptığını söyleyebilirim. Gerçi son zamanlarda casual tarza karşı bir yönelme de söz konusu. Asıl benim için en özel ayrıntı kadınların giydikleri herhangi bir parçada kendilerini iyi hissetmesi… Giydiğiniz bir tasarımın sizi mutlu etmesi çok önemli…