NeuroFormat tekniğinin yaratıcısı Barış Muslu ile başarısız diyetleri ve neden karantinada kilo aldığımızı konuştuk. Zayıflamanın, formda kalmanın neden yiyeceklerle değil, beyinle ilgili olduğunu Plus’a anlattı.
1. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
1975 yılında doğdum. Tarsus Amerikan Koleji’nde lise eğitimini sürdürürken ABD’ye giderek lise ve üniversiteyi bitirdim. 20 yaşında genç bir elektrik-elektronik mühendisi olarak Türkiye’ye döndüm. Profesyonel olarak çalışırken Koç Üniversite’nde işletme mastırını tamamladım. 2001 yılında kendi şirketimi kurdum ve farklı projelerde Türkiye’de ilk kez yüz binlerce kişinin kullandığı teknoloji servislerini kurdum.
Bu konuyla 1994 yılında Amerika’da tanıştım. 1994 yılından beri, beynin işleyişi ve beynin ruhsal ve bedensel sağlık üzerindeki etkileri üzerine araştırmalara devam ediyorum.
2. NeuroFormat nedir?
Aslında yapmaya çalıştığımız şey beynimizdeki kötü olayların etkisini temizlemek. Çünkü nasıl dostlar kötü günde belli oluyorsa, beynimiz de kötü günlerde değişiyor. Kötü günler sonrasında bir şekilde beynimiz travmatik olaylardan sonra eski haline bir türlü dönemiyor. Biz NeuroFormat ile özellikle de yaşanan çok kötü günlerin etkisini beyinden temizliyoruz. Zaten format kelimesinin kullanılmasının nedeni de bu. NeuroFormat hiç bir şekilde hipnoz içermemekte, uygulama sırasında belirli göz hareketleri, vuruşlar ve telkinler tekrar edilmektedir. Bizi sarsan olaylar sonucu yaşanan travmaların yol açtığı her türlü fobi ve hastalık için uygulanabiliyor. Burada inanın bir sınır bulunmuyor. Instagramdan yayınlarımı takip edip geçmiş gönderilerimi incelerseniz burada yayına katılan yüzlerce insanın inanılmaz sorunlarından kurtulduklarını anlattığını görürsünüz.
3. Diyetler neden sürekli başarısız oluyor? Neden karantinada kilo aldık?
Diyetlerin başarısızlığının nedeni duyguları hiçe saymaları. Son yıllarda, ekonomik gücü olanlar, kişiye özel diyetlerle diyetisyenler eşliğinde zayıflamaya çalışıyor. Bu yaklaşım, daha öncesinin “sürükle bırak” mantalitesine göre büyük bir gelişme içerse de, yine sadece “yiyeceklere” odaklanıyor.
Diyete bağlı kalarak kilo veren insanların, belli bir süre içerisinde kilolarını geri alması, hepimizin bildiği bir gerçek. Peki, ne oluyor da diyete başlayanların %95’i başarısız oluyor.
Evet, insanlar belli bir süre sonra kendilerini sabote etmeye başlıyorlar. Özellikle duygusal durumları, “uzun süreli” yemek yeme stilinde kalıcı değişikler yapmalarına engel oluyor. Uzun uğraşlar sonunda verilen kilolar, çok kısa zamanda geri alınıyor.
Bunun da en önemli sebebi duygusal oburluk. Kısa bir röportajda bunu anlatmam zor ama şunu söyleyebilirim. Otonom sinir sistemimizin iki bölümü var. Bunlardan biri sempatik yani savaş/kaç diğeriyse parasempatik (dinlen/sindir). Çok kısaca stres yaptığımız yani savaş/kaç sinir sistemi aktifken biz rahatlamak için farkına varmadan bir şeyler yemek istiyoruz. Çünkü bir şeyler yemek sindirim sistemini tetikleyerek beynimizi artık savaş/kaç’ın bittiğine inandırıyor. Zira sindirilmesi gereken bir şey varsa demek ki tehlike geçmiştir koşullaması.
Korona döneminde kilo almamızın da işte en önemli nedeni bu… Korkup, kötü hissedip rahatlamak için yiyeceklere sarılmamız. Bunun yanında tamamen evde hareketsiz kalmak da tabii bariz olarak bu durumu zaten daha da kötüleştirdi.
4. Korona korkusu kilo almamızı sağladı mı? Neden kötü olaylar yaşadığımızda kilo alıyoruz?
Biraz önce anlattığım şekilde yiyerek daha sakinleşmemizi sağladı ama tabii ki kilo almamızı da! Kötü olaylar yaşadığımızda kilo almamızın birçok sebebi olabilir.
Mesela, terkedilme travmaları ya da fiziksel şiddet, taciz… Beyin büyüyerek daha güçlü olmak istiyor. Yeniden aynı şey yaşanmasın diye. Annelikle ilgili korkular da kilo almaya sebep oluyor. Güçlü olup çocuklara iyi bakmak için.
Bununla beraber insülin direnci özellikle kadınların iğrendiği, tiksindiği travmalarla başlıyor. Polikistik over kayıplarda… Özellikle insan kaybından bahsediyorum. Haşimoto ve hipotirodse hem çok istediğin bir şeyi elde edememek, hem de kurtulmak istediğin bir şeyden kurtulamama travmalarında. Kurtulmak bazen söyleyemediği sözler de olabilir.
Bunun gibi birçok örnek olabilir.
5. Neden terkedildiğimizde kilo alıyoruz? NeuroFormat ile kalıcı olarak kilo verebilir miyiz?
İlk olarak, size vücudumuzun gereğinden fazla su tutma ihtiyacından bahsedeceğim. Bu durum, toplumda ortalama derecede yemek yiyerek kilo alanların çok önemli bir bölümünü kapsıyor.
Tabii ki ilkel bir tepki… Ama neden su?
Sudan ya da yemekten mahrum kalmak söz konusu olduğunda susuzluğun çok daha kritik olduğunu biliyorsunuz. İşte tam da bu yüzden terk edildiğimiz büyük bir travma yaşadığımızda milyonlarca yıl öncesinden kalan bir ilkel programı çalıştırmaya karar veriyor. Aynen dalganın dışarıya attığı bir balık gibi, güneşten kurumamamız için elinden gelen her şeyi yapmaya karar veriyor.
TEK AMACI VÜCUTTAKİ SUYU MÜMKÜN OLDUĞU KADAR İÇERİDE TUTABİLMEK, BÖYLECE HAYATTA KALMA SÜRESİNİ UZATMAYA ÇALIŞIYOR.
Burada da ister bizi terk eden bir sevgili olsun, ister çok sevdiğimiz birini kaybedelim. Sadece bu manada değil, kendimizi yalnız hissettiğimizde, hayat güvencemizin, varlığımızın tehlikede olduğunu düşündüğümüz çok şiddetli bir travma yaşadığımızda beynimiz vücudumuz da daha fazla su tutmaya karar verebiliyor.
Böbrek tarafından tutulmak istenen fazla su, yağ dokusu (adipoz) ya da hücreler arası boşlukları dolduran bağdokularda saklanıyor. Bu durum tüm vücuda eşit olarak yayılarak, fazla kiloların önemli bir bölümünü oluşturabiliyor.
Gerçekten fazla yemediğiniz halde bir türlü kilo veremiyorsanız, özellikle hayatınızın belli bir döneminde bariz kilo almaya başladıysanız ve bir türlü eski kilonuza geri dönemiyorsanız kendinize şu soruyu sorun: Bu durum başlamadan birkaç sene öncesine kadar gerçekten terk edildiğimi, dışlandığımı, dışarıda kaldığımı hissettiğim bir olay yaşadım mı?
- Sevdiğiniz bir yakını kaybetmek
- Ait olduğunuz bir yerden ayrılmak
- Beraber olduğunuz kişi tarafından terk edilmek
- Dışlandığınızı, yalnız olduğunuzu hissetmek
EĞER BÖYLE BARİZ BİR OLAY YA DA BİR DÖNEM YAŞADIYSANIZ VE BİR KAÇ SENE İÇERİSİNDE KİLONUZDA ÇOK CİDDİ BİR ARTIŞ OLDUYSA TRAVMANIZA FORMAT ATARAK KİLOLARINIZI VEREBİLİRSİNİZ.
6. Neden diyetle verilen kilolar kısa sürede geri alınıyor?
Çok çok bariz değil mi. Burada olay yemek değil. Beyin ve vücut sen ne kadar yersen ye kiloyu tutuyor. Güvenlik sebebiyle… Neye karşı dersen geçmişte yaşanan ama beynin bir bozuk plak gibi takıldığı travmaya karşı.
7. Neden bazıları sınırsızca yeme keyfini zayıf kalarak çıkarırken, neden diğerleri su içse bile yarıyor?
Metabolizma dediğimiz şey beynin yaptığı bir şey. Beyni etkileyen en önemli güdü de hayatta kalma isteğidir. Hayatta kalmanın önündeki en önemli engelse tehlikelerdir. Yani travmatik olaylar. Beynin zaman kavramı olmadığı geçmişte yaşadığın travmatik olaylara da tepki vermeye devam eder.
8. Bunun nedeni sadece kişilerin metabolizmalarının farklı olmasından olabilir mi? Ya da aslında her şeyin arkasında beynimiz olabilir mi?
Ben de şunu anlamıyorum. İlkokuldan itibaren öğreniyoruz ki, vücudumuzu beynimiz kontrol ediyor. Yani asıl makine dairesi beynimiz. Sonra aslında her şeyin arkasında beynimiz olmasına hala birileri şaşırıyor!
9. Ve asıl soru şu ki, beynimizi değiştirerek kilo verebilir miyiz?
İlk sorum şu: Kilonuzu hak ediyor musunuz?
Durun durun, “Bu da ne demek şimdi?” demeyin. Kafanız karışmasın. Şöyle sorayım isterseniz. Kilo sorunu olacak kadar yiyor musunuz?
Eğer cevabınız evetse, iştahınızın azaltılması sorununuzu çözecektir.
Ancak, fazla yemiyor ve hâlâ kilo veremiyorsanız işimiz biraz daha zor. İşte o zaman beyninizin neden kilolu olmayı seçtiğini bulup nedenleri temizlemek gerekiyor.
Biz ilk olarak kolay olanla ilgilenelim… Tabii ki, bakın burada kilo almanın iki farklı nedeni var. Birisi kiloyu hak eden yani çok yiyerek bunu hazırlayan. Bir de yemese de kilo alan.
Duygusal yemeler, kiloyu yiyerek alanların sorunu. Eğer duyguları, korkuları temizlersen bu kendiliğinden bitiyor.
