Anasayfa » Emre Erdemoğlu “ONU ALMA BENİ AL”

Emre Erdemoğlu “ONU ALMA BENİ AL”

by PLUS

Son dönemin en gözde modacılarından biri olan Emre ERDEMOĞLU sorularımıza içtenlikle cevap verdi.

– Mart ayında gerçekleşen Mercedes-Fasion Week’te yeni koleksiyonunuz Onu Alma Beni Al’ı ilk kez moda severlerle buluşturdunuz. Koleksiyonun hikayesini, nasıl oluştuğunu anlatır mısınız?
Emre Erdemoğlu 2019-2020 Sonbahar-Kış koleksiyonunda geçmiş, gelecek ve an arasındaki ilişkide, duygu, hayal ve gerçeklikler ekseninde, aşkın sonsuz gücü ile perçinlenen “ONU ALMA BENİ AL” temasını vurguluyoruz. Sezen Aksu’dan ilham alınarak hayata geçirilen koleksiyonumuz, özellikle aşka olan inancımızın yok olduğu bu süreçte, bizi bekleyen geleceğe karşı optimist bir tavır takınıyor. Koleksiyonun bütününde Sezen Aksu şarkıları ve portresi ilmek ilmek işlenmiştir. Tüm detaylarda Sezen Aksu portresini grafiksel bir dille yorumlayıp, şarkı sözleri koleksiyona enjekte edilmiştir.

– Neden Sezen Aksu ve onun eserlerini tercih ettiniz?
Aşkı anlatım biçimini seviyorum. Duygusu, hikayesi hep çok yüksek. Bunun için inmiş sanki bu topraklara… Görevi bu belli ki… Sezen çok özel bir kadın. Hiç sevmem diyenin bile bir Sezen şarkısı vardır!

– Bu yaz erkeklerin renkleri neler olacak? Erkekleri nasıl detaylar, renkler bekliyor? Sizin koleksiyonda neler göreceğiz?
70’ler retro akımının sokak stiliyle birleştirildiği koleksiyonda, oversize formda kabanlar, print desenli gömlekler, tel kırma nakışlı ceketler, parçaboya kadife takımlar, uçuşan trençkotlar, lila rengi uzun el örmesi kemerler koleksiyonda sıkça karşılaştığımız detaylar arasında yer alıyor.
Deneysel tavırla yaratılan detaylar ile bütünleşen zamansız klasik yorumlar, geleneksel tavrı yeniden algılama fırsatı veriyor. Sıcak ve soğuk renklerin bir arada sunulduğu iki kutuplu koleksiyonu daha da çarpıcı ve eğlenceli hale getiriyor.
“Street Fashion” anlayışıyla geliştirilen yeni tek parça ürün nitelikleri ile oyuncu bir kişilik kazandırdığımız takım anlayışı, bu sezon her zamanki fitlerimizle beraber yeni fit önerilerini de içinde barındıracak şekilde tasarlandı. Ve geniş çaplı, uzun soluklu bir dinamizmi Emre Erdemoğlu erkeğine katıyor.

Özel apreli kumaşlardan hazırlanan koleksiyon, İtalyan stiline yeni bir soluk getirme iddiasını güçlendiriyor.

Farklı fitlerde yüksek bel kesimlerle geliştirdiğimiz pantolonlar, geniş omuzlu bol siluetli ceketler ve yuvarlatılmış omuzlu çalışmalar, önerileri ve tasvirleri genişletiyor. Daha genç ve daha çarpıcı siluet yaratma ustalığına konsantre olduğumuz bu sezonda, özel dikiş teknikleri yarı terzi işçiliklerle geleceğe dönük iyimser tavrı ortaya koyuyor.

– Emre Erdemoğlu erkeği nasıl bir karaktere sahip? Kim o?
Yenilikçi, dinamik, elegance… Bu üçünü taşıyor olmanız gerekiyor her şeyden önce. Yeniliğe açık olan, sitiliyle ilham veren, giydiği ürünün ruhuyla kendi ruhunu öpüştürebilen erkeklerin gardrobuna hitap ediyorum. Mevcut gardroba sahip, hikayesi olan karakterleri seviyorum. Daha kolay anlaşıyorum onlarla.

emre erdemoglu roportaj

– Koleksiyonlarınızı nasıl hazırlıyorsunuz? İlham aldığınız şeyler nedir?
Öncelik her zaman hedef kitledir benim için; oluşturduğum hikayedeki karakterlerle hedef kitlem arasında bir bağ oluştururum. Bu dengeyi kurmayı başardıktan sonra, “Concept Board”umu hazırlarım. Hazırladığım sezonun temasını belirlemeden önce, anahtar kelimelerimi oluştururum. Bunların anlamlarını, tarihsel boyutundan günümüzdeki yerine kadar araştırmalar yaparım. Anahtar kelimemin sanata, spora, yaşama etkisini araştırırım. Hikayemin içerisine girecek ana ve ara renkleri belirlerim. Konseptimle ilgili yeterince araştırma yaptıktan sonra ortaya çıkan kimlik yüzümde tebessüm oluşturup beni heyecanlandırıyorsa bu doğru yolda olduğumu gösteriyor zaten…  İşte bu yüzden bütün koleksiyonlarımın dili oluyor… Söyleyecek birşeyleri, anlatacakları oluyor…  Hikaye tadında oluyor…

– Yeni tasarımlar yaparken aksesuarlara ne kadar yer verirsin? Aksesuarlar senin için ne ifade ediyor?
Stil sahibi bir erkeğin gardrobunda olması gereken en önemli şeylerin başında aksesuar gelir. Ben aksesuar olmadan hazırladığım koleksiyonun looklarını asla tamamlayamam. Eksik hissederim. Çok sıradan bir kombini aksesuarla bambaşka bir yere taşıyabilirsiniz. Puzzle gibi düşünün. Eksik parçayı bulduğunuz zaman resim tamamlanıyor. Aksesuarı koleksiyonla bir bütün düşünüp bütününe yaydığınız zaman ortaya çok daha idealist, kişilikli koleksiyonlar çıkıyor.

– Türkiye’de yaşayan erkeklerin stil sahibi olabilmeleri için nelere dikkat etmesi gerekir? Tavsiyelere ihtiyacımız olduğu ortada.
Aslında bu karın ağrısı sadece Türkiye’de değil tüm dünyada aynı. İnsanlar önce kendi vücudunu tanımalı. Vücut propozisyonunu, rengini iyi bilirsen seçimlerin daha kolay oluyor. Moda diye bir şeyi alıp giymek bana akıllıca gelmiyor. Stilinize uygun şeyler giyerek puan toplarsınız. Üzerinizde taşıdığınız herhangi bir şeyin ruhunuzla öpüşmesine izin verin. Yer-mekan-zaman üçlüsüde burada önemli rol oynamakta. Gideceğiniz yeri-zamanı düşünerek giyinmelisiniz.

– Podyumlarda gördüğümüz tasarımları hayatın içine nasıl uygulayabiliriz?
Parça bütün ilişkisi çok önemli, farklı parçaları birbiriyle öpüştürdüğünüzde ortaya şahane looklar çıkıyor. Çok avangart diyebileceğimiz bir parçayı öyle bir kombinle bütünleştirirsiniz ki, yumuşar, kaybolur… Tat verir… Aslında defilelerde de bu lezzeti çok kıvamında vermek gerekiyor. Styling yaparken onun dozunu iyi ayarlarsanız koleksiyon parçalarınızla kimseyi korkutmamış, aksine cesaretlendirmiş oluyorsunuz.

– Bu koleksiyonunuzda unisex kıyafetler de göze çarpıyor. Bu tercihli bir şey mi? Özellikle yeni kuşakla beraber çok rağbet görmeye başlayan “cinsiyetsizlik akımı”nı nasıl yorumluyorsunuz?
80’lerde hakim olan cinsiyet rollerine karşı çıkma ve bir anlamda bu cinsiyet rollerini “bükme” anlayışını bu aralar çok düşünüyorum, çünkü o zamanlar yenilikçi ve cesur olan bu fikirler, 2000’li yılların Y Kuşağı için artık aşılmış bir konu. Y Kuşağı artık her iki cinsin de istediği gibi davranabileceğini, tek bir uygun “kadın” ve “erkek” görüntüsünün olmadığını düşünüyor. Artık insanlar sokaklarda cinsiyet ayrımı gözetmeksizin uzun bir kazak, dar bir tayt veya bol desenli bir gömlek giyebiliyorlar.
Cinsel kimliğin kıyafetler aracılığıyla belirlenmesine karşı çıkışı, 21. yüzyılda artık su götürmez bir şekilde haklı bulunuyor. Benim de koleksiyonlarımda bu kavramı yakalamanız mümkün.

– Türkiye’deki erkek moda ,marka ve stil dünyasını nasıl buluyorsunuz? Neler eksik, neler fazla?
Ben insanların giydikleri kıyafetlerin ruhlarıyla ilişki içinde olması gerektiğini düşünüyorum. Kişinin kimliğinden bir iz taşımalı mutlaka. Bu bazen bir renk, bazen bir doku, bazen bir aksesuar da olabilir. Sizin kişiliğinizi ele verecek doneler olmalı üzerinizde. Bir başkası gibi görünmek yerine kendi tarzınızı en modern hale getirmeniz taraftarıyım.

Kostüm seçiminde ten renginiz, anatominiz, ışığınız çok önemli. Yakışan yakışmayan her şeyi giymememiz gerektiğiniz düşünüyorum. Maalesef Türk markaları “Copy-Paste”den bir türlü kurtulamadılar. Farkındaysanız sokaktaki herkes birbirine çok benziyor. Çünkü alışveriş yaptığınız bütün markalar birbirinden kopyalayarak koleksiyon hazırlıyor. Durum böyle olunca sokak da sizi heyecanlandıracak, ilham verebilecek birine rastlamıyorsunuz. Ticari kaygılar çerçevesinde hazırlanan koleksiyonların ruhu olmuyor.

– Türkiye sizin gibi başarılı modacılara destek veriyor mu?
Bu yolculuğa ilk başladığım günden bugüne yanımda olan EİB (Ege İhracatçı Birliği) hayatımın her alanında olacak. Üniversite yıllarındayken katıldığım Eib Moda Tasarım Yarışması’ndan aldığım ödülle başladı tüm hikayem ve bugün markamla ilgili böyle güzel platformlarda ülkemi temsil etmemdeki rolleri çok büyüktür. Sadece madden değil, Eib her alanda benim kanadım oldu. Türk tasarımcıların en büyük destekçilerinden bir tanesi de İTKİB (İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri) yapılan birçok moda olayında Türk tasarımcısına ivme kazandıran, markalarımızın büyüme ve gelişmesinde önemli rol oynamakta. Markamı ilk kurduğum yıllarda İstanbul Fashion İncube bünyesinde yer alarak markalaşma sürecimi işinde çok profesyonel bir ekipten danışmanlık hizmetleri alarak gerçekleştirmiştim. İşin birçok sancısını sağlam bir ekip yanımdayken atlattığım için şuan çok daha profesyonel yaklaşabiliyorum.

– Siz erkek tasarımı üzerine çalışmalar yapan birisiniz. Erkekler için tasarım yapmak kadınlar için tasarım yapmaktan farklı mı?
Kesinlikle farklı. Daha eğlenceli. Erkekler inandıkları kişilere teslim olurlar. Kadınlar başkaları için giyindiği için hata yapma oranları daha yüksektir. Stilde belli bir yolda gidemezler. Hep değişkendir, çünkü etrafında çok fazla rakibi vardır. Erkek gerçekten ihtiyaç duyar, satın alır. Bunu yaparken de teslim olur.

– Bir erkeğin dolabında mutlaka olması gereken yegane parçalar neler?

  • İyi dikilmiş siyah smokin, her zaman jilet gibi ütülü beyaz smokin gömlek
  • Vücut propozisyonunuza uygun deri ceket (gerçek deri)
  • Yıkamalı blue-jean pantolon

bence bir gardrobun olmazsa olmazıdır. Günü kurtarır, zamansızdır.

– Eskiden Avrupa ve ABD’deki sahne insanlarında gördüğümüz sıra dışılık bizim sahne dünyamızda epeydir mevcut. Bu sadece bir şov mu yoksa erkek tasarım dünyasının yıkılan tabuları mı?
Dünya değişiyor. Artık giysi kodları da değişti. Cinsiyetsiz koleksiyonlar hazırlanıyor. Erkekler de renk, pırıltı ve feminen detayları üzerinde taşımaktan çekinmiyor. Daha özgür bir dünyada yaşıyoruz. Dolayısıyla tabularda yıkılıyor.

– Emre Erdemoğlu olarak kimleri giydiriyorsun? Kimlerle çalışıyorsun? Bu proses sizde nasıl gelişiyor?
Dokuları, tarzları birbirinden çok ayrı isimlerle çalışıyoruz. Kenan Doğulu, Murat Boz, Gökhan Türkmen, Yalın, Emre Altuğ, Emre Aydın, Murat Dalkılıç, Keremcem, Mehmet Erdem ,Kaan Urgancıoğlu, Mehmet Günsur, Zeynep Mansur, Simge Sağın, Ayşegül Aldinç, Zuhal Olcay bunlardan birkaçı. Hepsiyle farklı projeler için bir araya geliyoruz. İşin en keyifli kısmı stil olarak birbirinden farklı isimlere hitap etmek.

– Türk erkeklerin stili ve modaya yaklaşımlarını nasıl buluyorsunuz? Neler eksik, neler fazla?
Ben insanların giydikleri kıyafetlerin ruhlarıyla ilişki içinde olması gerektiğini düşünüyorum. Kişinin kimliğinden bir iz taşımalı mutlaka. Bu bazen bir renk, bazen bir doku, bazen bir aksesuar da olabilir. Sizin kişiliğinizi ele verecek doneler olmalı üzerinizde. Bir başkası gibi görünmek yerine kendi tarzınızı en eğlenceli  hale getirmeniz taraftarıyım.

Kostüm seçiminde ten renginiz, anatominiz, ışığınız çok önemli. Yakışan yakışmayan her şeyi giymememiz gerektiğiniz düşünüyorum.

İLGİLİ YAZILAR

Yorum Yap

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezler kullanmaktadır. Çerezleri kabul ettiğinizi varsayacağız, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Ok Devamı