“DENİZ MİRAS DEĞİL GELECEK NESİLLERE BIRAKILACAK EMANETTİR.”
Bu cümle ile çıktık yola. Mavi bir paradigmaydı bizi büyüleyen fakat gördüklerimiz, yaşadıklarımız ve eldeki veriler büyünün bozulduğunu açıkça ortaya koyuyordu.
Denizlerde azalan türlerden çok az kişi haberdarken, son balığı tutana kadar durmayacak insanoğlu… Ve ekibimizin “biz ne yapabiliriz?” sancısı.
Bu duygularla, tüm dünyayı eşit şekilde tehdit eden küresel ısınma, azalan türler ve bozulan ekolojik denge için bir farkındalık çalışması yapmaya karar verdiğimizde ortaya çıktı; “Kadın Balıkçılar” belgeseli.
Kadın denize baktığında maviyi görür, erkek balığı… Hasar gören çevre dengesi yüzünden balık türleri azalırken, dünyamızın rengi günbegün kararıyor. Denizlerimizin mavisini ve çocuklarımızın geleceğini kadın balıkçıların denize bakış açısı kurtaracaktır. Bu perspektifi kadın balıkçıların hayat hikâyelerinde izleyip daha iyi anlayacaksınız.
Ülkemizde yaklaşık 250 bin kişiye istihdam sağlayan balıkçılık sektöründe avlanma, çevre kirliliği ve küresel ısınma döngüsünün olumsuzluklarından dolayı bir çok deniz balığı türü tükenmeye yüz tuttu.
Balıkçılık ve su ürünleri sektörünün beslenmedeki önemi ve ülke ekonomisine sağladığı katkı göz önüne alındığında konunun ciddiyeti daha iyi anlaşılıyor.
Bu durum, dünyada milyarlarca insan için yaşamsal öneme sahip bir besin kaynağı olan balık ve balıkçılık sektörünün görünmez kahramanları ‘Kadın Balıkçı’ların varoluştan bugüne, hayatın her alanında olduğu gibi balıkçılıkta da önemini bizlere hatırlatıyor.
Ülkemizin yedi bölgesinden ilk olarak belirlediğimiz altı ilde, deniz ve tatlı su balıkçılığı yapan Profesyonel ‘Kadın Balıkçılar’ın hayatlarını ilk kez sosyal medya üzerinden günlük belgesel dizi olarak, Ocak ayından itibaren yayınlamayı planlıyoruz.
Muğla, Mersin, Antalya, İzmir, İstanbul ve Ordu’da 30 kadın balıkçımızın sadece hayat hikayesini değil, liman giriş ve çıkışlarını, ağ atma ve ağ çekme sahnelerini özellikle sualtı görüntüleriyle destekleyip, balıkçılığa ve deniz ekosistemine zararlı türleri de dâhil ederek, önemli bilgiler verdik.
Günlük paylaşımlarda, kara sularımızda kadın balıkçıların ağlarına takılan türler hakkında bilgi paylaşımının yanı sıra
Balıkçılığın sürdürülebilirliğinin sağlanması için;
Aşırı avlanmanın önlenmesi,
Uygun av araçlarının ve yöntemlerinin kullanımı,
Deniz ürünlerinin doğru zamanda, doğru türlerin, doğru miktarda ve büyüklükte tüketimi,
İklim değişikliği, kirlilik, aşırı ve doğaya zarar veren yöntemlerle ve yanlış avlanma gibi nedenlerle deniz ekosistemlerinde devam eden bozulmanın önüne geçilmesi,
Kalıcı hasar yaratarak ekosistemi zedeleyen balıkçılık faaliyetlerinin önlenmesi için devletin belirlediği yasa ve kurallara uyulması konusunda halkın bilgilendirilmesi ve teşvik edilmesi,
İlgili bakanlıklar, akademisyenler, sivil toplum örgütleri ve tüm ilgili sektör paydaşları olarak birlikte ortak akılla hareket edilmesi,
Sektörde daha çok kadının istihdam edilmesi ve daha etkin bir rol oynamalarının sağlanması konularına dikkat çekmek istedik.
Bilinçli avlanmak, balık miktarını korumak için balıkçılık sahalarının biyolojik kapasitesinin artırılmasına yönelik çalışmalara destek olunması, gerek balık stoklarının ve gerekse balıkçılıkla geçinen insanların ekonomik sürdürülebilirliği açısından büyük bir önem taşımaktadır.
İnsanlık tarihinden bu yana denizler tüm canlılara hayat verdi, besin sundu, yaşanabilir iklim sağladı. Diğer canlı türleri doğayla birlikte, aynı ahenkte yaşarken, insanoğlu ise kontrolsüzce doğanın kaynaklarını tüketmeye devam ediyor.
Denizde yaşayan her varlığın ölüsünün canlısından daha değerli olduğu bir ekonomik sistemde yepyeni bir paradigmayla bakış açımızı ve doğaya karşı tutumumuzu değiştirmezsek sonuç hepimiz için bir felaket olacak. Doğaya, denizlere ve doğmamış çocuklarımıza borçlarımızı ödemek için çaba harcıyoruz. Borcumuzu ödemek emaneti sonraki nesillere yok etmeden teslim etmek için belki de bu son fırsattır. İnsanlığın “doğa bizim içindir” yaklaşımından “doğayla birlikte” idrakine varmasının, bu idrakin başlangıç noktası olacak projeler, düşünceler ve yeni bir mavi paradigmayla mümkün olabileceğini değerlendiriyoruz. Projemizin bu yeni “Mavi Paradigmanın” bir kıvılcımı olmasını umuyoruz. Belki de bu kıvılcım, kadın balıkçıların ağlarından tüm dünyayı saran internet ağına yansıyarak ekosistemin dengesinin bozulduğunu farklı yollardan anlamaya başlayan insanlık için bir umut olacaktır.
Bu amaçla çıktığımız yolda bizi takip etmek için
İnstagram’da @kadin.balikcilar
Twitter’da @Kbalikcilar adresindeyiz.
Son olarak;
Göreve geldiği günden itibaren balıkçılık sektörüyle yakından ilgilenen Tarım ve Orman Bakanımız Sayın Bekir Pakdemirli’ye ve projeyi ilk duyduğu andan itibaren heyecanla destek olan Sayın Ahu Pakdemirli Hanımefendiye teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Unutmayalım;
“DENİZ MİRAS DEĞİL, GELECEK NESİLLERE BIRAKILACAK EMANETTİR.”
Gaye Yardımcı